Ballı Merkez Bankacılığı “İşi” – Tefecilik ve Vergi Toplamacılığı
Yeni Zelanda merkez bankası başkanı geçenlerde bir samimiyet anında şöyle dedi: “Merkez bankacılığı kendi paranızı bastığınız ve insanların da bu paraya inandığı harika bir iş“.
Ben de bu garip “işin” doğasını merak ettim.
En basit ve özlü terimlerle ifade edeyim.
- Merkez bankaları hiç yoktan sahte para (KayPara-Kaydi Para) yaratır ve bunları faizle hükümetlere borç olarak verir.
- Hükümetler, merkez bankalarının yoktan var ettiği bu sahte paranın faizini ödemek için ortalama vatandaşlarından vergi toplar, bu vergileri toplamak için gerekirse şiddet ve şiddet tehdidi kullanırlar.
- Bu ayrıcalıklı işlerinde bir rekabet oluşmaması için mafya gibi şiddet uygulayabilirler.
Merkez bankacılığı hakkındaki yalın gerçek budur.
Kısacası, tefecilik ve vergi toplama işidir.
(Bana göre, tefeciliğin daha pratik bir modern anlamı “insanları finansal hilelerle köleleştirmek”tir. Merkez bankacılığı açıkça bu tanıma uyuyor.)
Merkez bankası, hükümetlerin vatandaşlarının üretken çabalarını verimli ve gizli bir şekilde toplamalarını sağlayan güçlü bir servet transferi mekanizmasıdır.
Merkez bankasının para biriminin değer kaybetmesi, serveti tasarruf sahiplerinden para basımına en yakın olanlara, yani hükümetlere ve onların yandaşlarına aktarır.
Merkez bankasının gerçek görevi, plebler arasında alarma neden olmadan para biriminin değerini düşürerek mümkün olduğunca fazla serveti siyasi sınıfa aktarmaktır. İdeal olarak, bu yavaş yavaş gerçekleşir, böylece kimse fark etmez, tıpkı bir çocuğun annesinin çantasından her gün sadece biraz para alması gibi.
Bununla birlikte, bazen hırsızlıkları kontrolden çıkar ve pleblerin fark etmemesi imkansız hale gelir.
Şuna bakın…
ABD’nin merkez bankası olan Federal Rezerv, son yıllarda tüm varlığı boyunca olduğundan daha fazla sahte para bastı.
Mart 2020’den bu yana Fed, para arzını %30’dan fazla şişirdi.
Başka bir deyişle, vergi sonrası servetiniz o zamandan beri %30 artmadıysa, parasal düşüşe ayak uyduramıyorsunuz demektir.
Michael Saylor’ın dediği gibi, “Serfliğe giden yol, katlanarak zayıflayan bir parayı kazanmak için katlanarak daha fazla çalışmaktan ibarettir.“
Giderek artan sayıda insanın geçimini sağlamakta zorlanması şaşırtıcı değil.
Paranın Değer Kaybından Korunmak
Gerçeği büyük ölçüde hafife alan resmi enflasyon istatistiklerine göre, ABD doları son dönmede her yıl satın alma gücünün %7-8’ini kaybediyor.
Bunun devam ettiğini varsayalım, ancak bunun muhafazakar bir tahmin olduğunu düşünüyorum çünkü önümüzdeki enflasyon çok daha kötü olabilir.
Bu, ABD doları tutan herkesin her dokuz yılda bir satın alma gücünün %50’sini kaybedeceği anlamına gelir.
Ve bu EN İYİ durum senaryosudur.
Diğer (₺ gibi) itibari para (KayPara) birimlerine sahip olanlar, birikimlerinin daha da hızlı eridiğini görebilirler.
Ayrıca, gıda, kira, tıbbi bakım ve diğer birçok şeyin maliyetinin ne kadar hızlı arttığını düşünün. Gerçek, TÜFE’ye yansıyandan aslında çok daha kötü.
Ne kadar kötü olursa olsun, yakında işlerin çok daha kötüye gitmesini bekliyorum.
Yaklaşan para birimi değer kaybı, daha önce gördüğümüz hiçbir şeye benzemeyebilir.
Bu, emeklerinin birikimlerini merkez bankacılarının zahmetsizce yaratabilecekleri sahte parada saklayanlar için korkunç bir haber.
Şunları düşünün…
En iyi senaryoda, ABD doları her dokuz yılda bir değerinin %50’sini kaybettiğinde gelecek veya emeklilik için nasıl tasarruf edeceksiniz?
Gerçekte, ABD dolarının satın alma gücünün yarısını tekrar kaybetmesi için muhtemelen dokuz yıldan daha az bir süreniz var.
Bu, HERKESİN yakında ele alması gereken büyük bir sorun.
Paranın Değer Kaybından ve Vergilerden Korunmak
Merkez bankasının itibari para rejimi altında yaşamak, paranızı önce kazandığınızda ve ardından değerini enflasyonun aşındırıcı etkilerinden korumak için iki kez kazanmanız gerektiği anlamına gelir.
Bu nedenle birçok insan satın alma gücünü korumak için hisse senedi, tahvil ve gayrimenkul gibi daha riskli varlıklara yöneliyor.
Ancak, bu yatırımların enflasyona ayak uyduracağının garantisi yoktur. Ama diyelim ki yapıyorlar. Daha sonra, yalnızca nominal bir kazanç olsa bile, sermaye kazancı vergisine tabi olacaklardır.
Bu, tasarruf sahiplerinin sadece satın alma güçlerini korumak için enflasyonu ve sermaye kazancı vergisini aşabilmek gibi göz korkutucu bir görevle karşı karşıya oldukları anlamına gelir.
Bu, birçok insan için tasarruf etmeyi imkansız bir görev haline getirdi.
Önceden, insanlar ya altın ya da onun bir türevi olan para ile tasarruf edebiliyorlardı.
Bir diş hekiminin, bir inşaat işçisinin, ya da bir taksi şoförünün, başlarını suyun üstünde tutmaya çalışmak için bir hedge fon yöneticisi gibi bilgi sahibi olmasına gerek yoktu.
Başka bir deyişle, para biriminin değer kaybetmesi, insanları tasarruflarını başka türlü sahip olamayacakları varlıklara, özellikle de tahvillere park etmeye zorladı.
Tahviller, gelecekte birilerine merkez bankası kağıtlarını ödeme vaadidir. KayPara sisteminin bir uzantısıdırlar.
Son yıllarda, genel olarak tahviller ve özellikle ABD Hazine tahvilleri, birçok insan için “baş vurulacak” tasarruf araçları haline geldi.
Ancak, tahviller yaygın enflasyon karşısında değer depolayamayacağı için bunun yakında değişeceğini düşünüyorum.
Son zamanlarda, Amerikan tarihinde Hazine tahvilleri için en kötü yılı gördük. Tahvillerden uzaklaşma muhtemelen çoktan başladı.
Bu, tahvillere park edilmiş sermayenin çoğunun daha iyi bir değer deposu olarak işlev gören yeni bir sığınak arayacağı anlamına geliyor.
Bu ne olabilir?
2 Yorum