D Vitamini Kanserli Kök Hücreyi Nasıl Engeller?
Günümüzde, dünya nüfusunun yaklaşık % 90’ı D vitamini eksikliği yaşamaktadır ve bu sağlık sorunu, küresel bir salgın haline gelmiştir. D vitamini araştırması konusunda önde gelen bir otorite olan Dr. Michael Holick, işin aslında, D vitamini eksikliğinin dünyadaki en yaygın tıbbi problem olduğunu tahmin ediyor.
İnsanlar, içeride çalışmak için daha fazla zaman harcıyor, çocuklar dışarıda oynayarak geçirdiği vakit azalıyor. Hem cilt kanseri ve hem de sağlık yetkililerinin güneş kremi kullanımını ısrarla dayatmakta olması ve bu tür diğer çeşitli dış etkenler de D vitamini alımını azaltmamıza neden oluyor.
D vitamini eksikliği, düşük seviyelere indiği anda sağlığa zararlı hale gelir ve kanser ve osteoporoz gibi hastalıkların riskini artırır.
D Vitamininin 7 Faydası
- İltihaplanmayı Azaltır
- Bağışıklık sistemini güçlendirir
- Beyin işlevlerini geliştirir
- Kanserli hücre büyümesini engeller
- Bağışıklığı arttırır
- Ruh hali ve Uyku kalitesinde gelişim sağlar
- Kalp hastalıkları riskini azaltır
Beyin Sağlığı için Zorunludur
Araştırmacılar, merkezi sinir sisteminin D vitamini alıcılar içerdiğini gösteriyor. Bu alıcılar aynı zamanda, beyindeki duygu ve hafızadan sorumlu hipokampüs bölgesinde de bulunur. D vitamininin; beyin, omurilik sıvısı ve beyindeki enzimlerin düzenlenmesi için bu alıcılara bağlanması şarttır:
Sinir taşıyıcı üretimi
Sinir büyümesi
Sinaptik yoğunluk
Sinirlerin dokularını zehirli stres salınımına karşı korumak için, sağlıklı D vitamini seviyeleri gereklidir. Bunun yanında normal bağışıklık tepkisini ayarlar ve aynı zamanda, hücre içinde bulunan fosfor ve kalsiyum karışımını içeren homeostatik süreçlerin korunmasında görev alır. Özellikle yeni doğan bir bebeğin ilk 4 haftadaki gelişimi sırasında yeterince D vitamini alması kritik öneme sahiptir. Çünkü, multiple skleroz ve şizofreni de dahil olmak üzere merkezi sinir sistemi hastalıklarıyla ilgili risklerin artmasıyla bağlantısı bulunur.
Beynin Korunmasına Yardımcı Olur
Bugün dünyada karşılaştığımız başka bir salgın hale gelmiş sağlık sorunu ise, kavramsal işlevin azalmasıyla ilgilidir. Bu endişe, Parkinson hastalığı olan bireylerde, bunama ve diğer nörolojik bozulmalarla ilgili hastalıklarda kanıtlanmıştır.
Araştırmalarda, D vitamini seviyesi düşük olan insanlarda beyin korunması ve beyin gelişiminde azalma olduğu ortaya çıktı. Yeterli D vitamini seviyesi, antioksidan glutasyonunu desteklemenin yanında, beyindeki nitrik oksit seviyelerinin azaltılması ve hücrelerin hayatta kalmasına genel destek gibi optimum zehir atımı süreçleri için şarttır.
2010 yılında yayınlanan bir başka çalışmada, D vitamini eksikliğine sahip kişilerin kavrama bozukluğuna sahip olma riskinin, % 42 oranında arttığını gösterdi. Ciddi derecede D vitamini eksikliği bulunan kişiler, % 394 oranında daha fazla risk taşıyorlardı ve kavramsal işlev bozukluğu belirtileri gösterme olasılığı daha yüksekti. Sekiz Avrupa ülkesinde 3.100’den fazla erkeğin kavrama performansını analiz eden bir çalışma, D vitamini seviyesinin düşük olan erkeklerin düşünce işleme hızının bozulduğuna dair kanıtlar buldular.
D Vitamini ve Kanserli Kök Hücreler
Vücutta günde yaklaşık 10,000 kanser hücresi üretilir. Bu kanserli kök hücrelerin çoğalmasına ve yeni dokuları istila etmesine katkıda bulunan en yaygın faktörlerden biri D3 vitamini eksikliğidir. D vitamini bugün, toplumumuzda en fazla görülen besin eksikliklerinden olması aynı zamanda, zamanımızın düşmanı olan kanserin gelişimini tetikleyen birçok etki yaratıyor.
D vitaminini biyolojik olarak oluşturma kabiliyetine zarar verebilecek ilaçlara sıklıkla başvurulmaktadır. İlaveten, yeterli egzersiz yapmamak, dışarıda geçirilen zamanın azalması, yüksek şeker tüketimi, mineral ve amino asitlerden yoksun beslenme ve kronik stres gibi faktörler de eklenince, kanserli kök hücrelerinin hastalığa dönüşmesinin yolu açılmış oluyor.
D Vitamininin GcMAF için Hayati Önemi
Araştırmacılar, günlük 20.000 IU, D3 vitamini kullanmanın, sistemik iltihaplanmayı ve kanser gelişimini engellemek için, etkili ve güvenli bir terapi olabileceğini öngörmektedir. GcMAF, düzenli bir şekilde D3 Vitaminine ihtiyaç duyan, güçlü bir bağışıklık destekleyici proteindir. Yeterli ve sağlıklı GcMAF, sağlıklı bir bağışıklık sistemi için esastır ve tümörlerin tamamen yok edilmesine yardımcı olabilir.
Aslına bakarsanız sağlıklı D vitamini seviyesi, bir kadının hamileliği sırasında bebeğin sağlığı bakımından en önemli besleyicilerden biridir. D vitamini eksikliği otoimün problemlerle ilişkilidir ve kanser çok faktörlü bir hastalık olduğu için, D vitamini seviyesinin yeni doğan birinin gelişimi sırasındaki önemi ihmal edilmeyecek kadar önemlidir. Fetüsün gelişimi boyunca D vitamini desteğinin etkileri:
Doğuştan katil hücrelerin iltihap salgılarında azalma
Anatomik büyüme ve fetüsün gelişimi
Sinir koruması (merkezi sinir sisteminin korunması)
Nörojenesis (yeni beyin hücrelerinin oluşumu)
Nöroplastisite (kavramsal işlev ve duygusal düşünce akışında gelişim)
GcMAF Sizi Kanserden Korur
Epidemiyolojik çalışmalar, D vitamini eksikliği olan kişilerin, kronik enfeksiyon, tip 1 diyabet gibi metabolik komplikasyon ve otoimün hastalıklar gibi bağışıklıkla ilgili sorunları geliştirme riski taşıdıklarını göstermektedir.
Sağlıklı seviyede günlük D vitamini alımı GcMAF sentezini destekler. Bu, prostat kanseri hücresi büyümesini önlemek bakımından çok etkili bir terepatik yöntemdir. Urokinaz plazminojen aktivatörü (uPAR), prostatta bulunan bir reseptördür ve tümör metastazını destekler. Kanıtlar, GCMAF’nin bu kanserojen reseptörün varlığını, dolayısıyla da kanserli aktiviteyi engellediğini göstermektedir.
Ayrıca bir çok çalışmada GcMAF ’in, nagalaz (kanserojen enzim) konsantrasyonlarını azalttığı gösterilmiştir. Kanser hücreleri nagalaz enzimini üreterek, viral enfeksiyonları teşvik eder ve aktive olan makrofag hücreleri sayesinde enfeksiyonlu hücrelerin yok edilmesini engellenir. Yüksek nagalaz seviyesine sahip hastalar arasında; sistemik lupus eritematosus (SLE), habis tümör ve prostat, göğüs, kolorektal ve pankreatik kanserli bireylerin oranı yüksektir. GcMAF, bağışıklık sisteminin doğal savunma yollarını harekete geçirerek, nagalaz üretimini azaltır, dolayısıyla da sağlıklı makrofaj aktivitesini destekler.
GcMAF Terapisi Kanseri Yok Eder
Ne hekimler ne de bilim insanları, son on yıla kadar, optimum D3 vitamini düzeyinin insan fizyolojisi ve patolojisine sağladığı kritik rolü ve faydaları tam olarak anlamamıştır. GcMAF aktivitesini modüle etmek ve kanseri bastırmak için D3 vitamini kullanımında, toksiditeye ilişkin herhangi bir endişe bulunduğunu gösteren kanıt sayısı 2007 yılından beri yapılan araştırmalar sıfırdır. Günümüzde, D vitamininin GcMAF konsantrasyonlarını arttırdığı ve aşağıdaki kanser önleyici işlevleri sağladığı bilinmektedir:
Makrofaj aktivitesini arttırır
Lenfositleri normal seviyelere yükseltir
Trombosit ve alyuvar sayısını artırır
Kanser hücresi apoptozunu (hücre ölümü) uyarır
25 haftadan az bir sürede tümör boyutunda azalma sağlar
D Vitamini ve Kolo-Rektal Kanser
1.000.000 katılımcının analiz edildiği bir çalışmada, yüksek kalsitriol konsantrasyonu ile kolorektal kanser vakalarında düşüş arasında ilişki bulundu. Bir başka deyişle, D vitamini konsantrasyonu ile kolon ve rektal kanseri riski arasında ters bir ilişki vardır.
Veriler, bir kişinin kanındaki D vitamininin her 10 ng / ml’lik düşüşünde, kolorektal kanser riskinin belirgin şekilde arttığını göstermektedir.
D Vitamini ve Prostat Kanseri
Prostat kanseri, Kuzey Amerikalı erkeklerin kansere bağlı ölüm nedenlerinde ikinci sıradadır. Radyasyon tedavisi birinci tedavi olarak uygulanır, ancak çoğu hasta bu geleneksel tedaviden yarar görmez. D3 vitamini, kemiklerdeki kalsiyum oranını dengelemekle kalmaz, aynı zamanda prostat gibi bezlerdeki kanser hücreleri üzerinde çoğalmayı engelleyen etkiler de gösterir. Kalsitriyol kullanımının, prostat kanseri hücrelerinin büyümesini engellediği birçok çalışmada doğrulanmıştır.
D vitamininin kanseri nasıl durdurduğu hala tam olarak anlaşılamamış olsa da, bir kanser tedavisi terapisine olan faydaları umut veren kanıtlar içermektedir. Ancak araştırmacıların bildiği şu ki, kalsitriyol, kanserli hücre büyümesini engeller, apoptozu (hücre ölümü) uyarır, hücre ölümünü durduran genlerin işlevini ve genlerin prostat kanseri hücrelerinin hızlı çoğalmasını ve ortaya çıkmasını engelleme yollarını sınırlar.
D Vitamini ve Meme Kanseri
Bilim adamları, meme kanseri hücrelerini tedavi etmek için kullanılan D vitamini yollarının, hızlı bir 7 günlük kuluçka periyodunu takiben, kanser hücresi aktivitesinde % 100 düşüş sağladığını bulmuşlardır. Laboratuvar ortamında yapılan bu araştırmalar, D3 vitamininin GcMAF’in meme kanseri hücrelerine saldırma ve yok etme kabiliyetini sağladığını gösteriyor. Araştırmacılar, amino asitler arasındaki etkileşimin; GcMAF reseptörlerinin, makrofajların kanser hücreleri etrafındaki etkin şekilde bağlanmasını ve uyarılmasını sağladığına inanıyorlar. Makrofajlar bu sayede, meme kanseri hücrelerini “yeme” ve yok etme yetisine sahip olurlar .
Alternatif kanser tedavisi olarak kullanılan İsviçre Protokolünde bulunan diğer bir kanıt, D3 vitamini ve GcMAF’in, Her-2 olarak bilinen meme kanseri aktivatörüyle birlikte, kanserli geni (oncogene) söken güçlü bir ikili olabileceğini desteklemektedir.
Sağlıklı Seviyede Güneş Işığı
D3 vitamini üretimi, vücudun yeterli miktarda güneş ışığına maruz kalmasına bağlıdır. Sağlıklı miktarda ultraviyole ışını,cilt katmanlarında, 7-dehidrokolesterol adlı molekülü, vücudun kolayca erişilebildiği aktif D3 vitamini biçimine dönüştüren bir stres tepkisine neden olur. Kalsitriyol bir vitaminden çok, bir hormona benzeyen aktif D vitaminidir. Aslına bakarsanız bilim adamları kalsitriyolün, insan vücudunda bulunan en güçlü hormon olduğunu tartışmaktadır. Çünkü, insan genomunun yaklaşık % 5’ini oluşturan 1000’den fazla geni aktive etmekle sorumludur
Güneşe maruz kalan vücut parçalarının bölümüne, cildinizin rengine ve UV ışınlarının mukavemetine bağlı olarak, cildinizin alması gereken güneş ışığının süresi farklıdır. İnsan vücudunun % 60’ının güneşe maruz kaldığını varsayarsak, ideal olarak güneş ışığından 10.000 ila 20.000 IU arasında D3 vitamini almak hedeflenmelidir.
Cildinizin rengine dayalı olarak aşağıdaki tavsiyeler doğrultusunda haftada 3 defadan az olmamak üzere kontrollü olarak güneş banyosu yapılmalıdır:
Açık ten = Günde 15-20 dakika
Orta renk cilt = Günlük 25-30 dakika
Koyu Renkli Cilt = Günlük 40-45 dakika
Güneşe maruz kalmadan önce ve sonrasında, cildinizde oluşabilecek kanserojen etkinin önlenmesi hayati önem taşır. Hindistan cevizi yağı, aloe vera ve antioksidan içeren yeşil çay özütü gibi nemlendiriciler kullanın.
D Vitamini Takviyesi Önerileri
Önerilen seviyede güneş ışığı alamıyorsanız, diyetinize günlük D3 vitamini takviyesi yapmalısınız. Takviye ürün, 8000 ila 10,000 IU arasında D3 vitamini içermelidir.
Hekimler genelde, vücut ağırlığının her 15 kilosu için 1.000 ila 2.000 IU D3 vitamini dozu öneriyorlar. Kanser hücresi büyümesini önlemek ve yavaşlatmak için vitamin D3 seviyeleri için tavsiye edilen aralık ise 80-100 ng / ml arasındadır.